11 Mart 2015 Çarşamba

DANDENONG NATIONAL PARK and 1000 STEPS (1)

Tekrar tekrar gitsem yine de bıkmayacağım yerler arasına yenilerini eklemiş bulunmaktayım. Tabi 1000 Steps'e tekrar gitsem o kadar merdiveni yine çıkar mıyım? ''HAYIR'' ama yine de listemde artık orası da var :) 
Biz gezimize ilk olarak 1000 Steps'den başlayalım dedik. Evden sabah 8 gibi çıktık ve saat 9 buçuk gibi oradaydık. Arkadaşlarım daha önceden de gittiklerinden merdivenler gözlerinde çok büyüse de benim için tekrardan o merdivenleri çıkmaya razı oldular. Arabamızı park ettiğimiz yerden merdivenlerin olduğu yere kadar yaklaşık 20 dakika yürüdük ve ben maalesef ki spor yapan birisi olmadığımdan nefes nefese kaldım ama pes etmek yoktu o merdivenler çıkılacaktı. Merdivenlerin başlangıcına geldiğimde şok oldum çünkü bir sürü yaşlı amca ve teyze gördüm ki hepsinin de keyifler yerindeydi. Ne bir kalp sıkışması ne bir nefes nefese kalmışlık.. Gayet sağlıklı gözüküyorlardı. Zaten şu Melbourne'da en çok sevdiğim şeylerden birisi de bu. Amcalar teyzeler sabah akşam spor yapıyorlar. Parklarda ormanlarda yürüyüş yapan spor yapan o kadar çok yaşlı görüyorum ki. Darısı bizim yaşlılarımızdan önce bana inşallah :) Fazla dağıtmadan konumuza dönelim. Merdivenleri ilk gördüğümde arkadaşlarımın çok fazla büyüttüğünü düşündüm çünkü ufak basamaklardı. Ben basamakları daha yüksek bekliyordum. Bunu onlara söylediğimde sadece güldüler ki bu çok da iyiye işaret sayılmazdı.
Merdivenleri çıkmaya başladık. Ortam çok güzel. Merdivenler tabi ki de doğal oluşum değil ama topraktan ve çok uzun yıllar önce yapıldığı için doğayla bütünleşmiş ortaya çok güze bir görüntü çıkmış. Biz gittiğimizde hava 34 dereceydi. Merdivenlerin başlangıcına gelene kadar sıcak çok bunalttı ama merdivenler ormanın büyük ağaçların içinde olduğu için merdivenleri çıkarken sıcak çok bunaltmıyor tabi yavaş çıkarsanız :)

İlk başta acaba gerçekten de 1000 basamak mı? Acaba saysam mı? gibi sorular aklımı kurcalarken sonrasında zaten nefes nefese kalmışım bir de basamak mı sayacağım diye düşünüp vazgeçtim ama sonrasında bizimle aynı anda ilerleyen liseli gruptan bir kız bütün ormanın duyacağı kadar yüksek sesle basamakları saymaya başladı. Yapmam gereken sadece onun Avustralya aksanını anlamaya çalışmaktı :D Ve evet arkadaşlar gerçekten de 1000 basamaktı. Son basamağı da bitirip kafamı kaldırdırırken düşündüğüm tek şey ''umarım bu kadar yorulmama değecek güzellikte bir yerdir'' di ama büyük toprak bir alan ve tekrardan ormanın içine giden bir yoldan başka bir şey yoktu :( Ben manzara izleyebileceğimiz bir yer ya da bir cafe bekliyordum şahsen. Ne de olsa Türküz. Nerede bir dağ tepesi var orada bir çay bahçesi var sonuçta :D Kaldı ki bir çay bahçesi için harika bir ortamdı :)
Sonu umutsuzlukla bitse de güzel deneyimdi. Kesinlikle unutamayacağım (Bu kadar yorulduğum bir anı asla unutamam) 'güzel bir anıydı. :)






 

10 Ocak 2015 Cumartesi


SYDNEY!! :) Üstelik 2 kere :) Gideceğimi hiç hayal etmezdim ama 2 kere gittim bol bol dolaştım Opera binasıyla bol bol vakit geçirdim :)  Ve gelelim neler yaptığıma.. 

  İlk gidişimde 3 günüm vardı ve açıkçası çok fazla vakit geçiremediğim için çok üzülmüştüm fakat yine de güzel vakit geçirmiştim. Ama ben bir kere gittiğim yerlere ikinci kez gitmeyi daha çok seviyorum çünkü ilk gidişimde turist gibi olduğum için çevremdeki olaylara çok fazla odaklanamıyorum sadece önceden yaptığım plan dahilinde nereleri görmem gerekiyorsa oraları görüyorum. Misal ilk gidiğimde tek odaklandığım Opera House ve Harbour Bridge'di ve aslında çevrede o kadar güzel yerler varmış ki ben bunları anca ikinci gidişimde fark ettim :) Tabi ki her gittiğiniz yere ikinci kez gidebilme şansınız olamayabiliyor maalesef ama bu sefer baya şanslıydım :)
  
  İlk gidişimde 1. gün Sydney Opera House ve çevresinde vakit geçirdik. Şanslıydım çünkü Melbourne'de yanlarında kaldığım aileyle beraberdim ve onların Sydney'de oturan tanıdıkları bizi gezdirdi böylelikle transport'ta para vermedim :) Sydney Melbourne'e oranla transport konusunda cidden pahalı bir şehir. İkinci gidişimizde günlük bilet aldığımda 23 dolar vermiştim ki bu oran Melbourne'de 10 dolar. Aradaki karşılaştırmayı size bırakıyorum :) Konumuza dönecek olursak malum bizi Sydney'de oturanlar gezdirdiği için bazı meşhur şeyleri deneme fırsatımız da oldu mesela Opera House yakınlarında bir cafe'de haarika Pancake'leri deneme fırsatımız oldu o kadar çok beğendik ki ikinci gidişimizde oraya yeniden uğradık :) İsmi ''Pancakes On The Rocks''. Yolunuz düşerse kesinlikle uğrayın derim ve benim favorim olan ''Devil's Delight''ı kesinlikle öneriyorum eğer çikolatayı seviyorsanız buna kesinlikle bayılırsınız :) http://www.pancakesontherocks.com.au/ Bu linki de buraya bırakıyorum merak ederseniz girip inceleyebilirsiniz :) Dizayn olarak Amerika'da ki cafeleri anımsatıyor. Hayır henüz Amerika'da bulunmadım ama filmlerden dizilerden az çok aşina olduğumuz karşılıklı kırmızı deri koltuklar, ortada ahşap masa ve karanlık ortam ve tabi ki klasik Juke box'ıyla tam filmlerdeki gibi bir cafeydi :) Ve kapıdaki uzuun sırayı gördüğümde Pamcakelerin tadını tek beğenenin biz olmadığımızı da anladım :) 
  
  Gelelim asıl konunun yıldızı Syney Opera House'a :) Bir önceki yazımda da demiştim ya Opera House'ı ilk gördüğümde kahkaha atmaya başladım :D Nedenini bilmiyorum ama hayalimi gerçekleştirmenin verdiği bir mutluluktu galiba :) Bu arada Sydney Opera House'dan bu kadar bahsediyorum ama Harbour Bridge'e de haksızlık etmemek gerek :) Kocaman ve harika.. Yani aslında aynı Eifel kulesi gibi demir yığını ama nedense çok güzel gözüküyor. Aslında köprüden yürüyerek geçmek istiyordum böyle bir imkan var ama grupla dolaştığımız için bunu yapamadım çünkü tek isteyen bendim.. Opera House'da aynı Harbour Bridge gibi devasaydı. Ben o kadar büyük beklemiyordum ama gerçekten kocamandı. Yanına gittiğim zaman minicik kalıyordum :) Ve size bir spoiler veriyim rengi beyaz değil :D Yani ben bembeyaz zannediyordum ama sarı desem yalan söylemiş sayılmam :) Tabi ki civciv sarısı değil ama beyaz da değil :) 





  Opera House maceramda böyleydi bir sonraki yazımda Auburn Botanic Gardens'dan bahsedeceğim. Sydney'e giden herkesin kesinlikle görmesi gereken yerlerden birisi olduğunu düşünüyorum. So.. See you later inşallah :)

25 Aralık 2014 Perşembe

AUSTRALIA



Avustralya benim için küçüklüğümden beri hep hayal olan aslında ulaşılması imkansız olan bir hayaldi. Küçükken bir bilgisayar oyunu vardı belki oynamışsınızdır ismi ''Genç Gezginin Maceraları''. Ben bu oyuna bayılırdım. Belki de bu oyun sayesinde ülkelere ve farklı kültürlere merakım artmış olabilir :) Avustralya tam anlamıyla o oyunla tanıdığım bir ülkeydi. 

Yaş 8 Bilgisayar daha yeni yeni evlerimize girmeye başlamış ve benim süpper babam gidip bizler için harika ve eğitici oyunlar almış. Şimdi düşünüyorum da acaba benim böylesine gezgin ruhlu birisi olacağımı bilse,  böylesine aklı hep başka ülkelerde dolaşan bir kız olacağımı bilse yine de o oyunu alır mıydı? :) Eminim almazdı :D Ben o ülke senin bu ülke benim dolaşırken Avustralya'ya denk geldim. Sonrasında da oyun benim için Avustralya'dan ibaret oluverdi :) Sydney Opera House favori mekanım olmuştu. Oyunu açıp direk oraya gidiyordum. 

Geçen ay Sydey'e gittiğimde ve Opera House'u kendi gözlerimle gördüğümde büyük bi kahkaha attım önce neden bilmiyorum ama oradaydı işte benim çocukluk hayalim resmen karşımdaydı koccaman aliyle ve evet tahmin ettiğimden de daha büyükmüş her neyse bu Sydney apayrı bir başlık ve tabi ki uzun uzun anlatacağım oraları :) 

Sonuç olarak şimdi Avustralya'dayım ve hayalimi yaşıyorum tabi ki bunun için öncelikle Allah'a sonsuz şükrediyorum sonrasında da anne ve babama :) 

Neden Avustralya'dayım sorusuna gelecek olursak tabi ki de hayal ettim ve geldim değil :) Dil konusunda eğitim almam gerekiyordu ve seçenekler arasında Amerika, İngiltere ve Avustralya vardı. Aslıında İngiltere'de gerçekten eğitim görmek istediğim bir ülkeydi fakat babam insanlarını hiç sevmediği için İngiltere'yi eledik Amerika ve Avustralya arasında kaldığımızda da gerek Avustralya'nın daha güvenli oluşu gerek burada tanıdıklarımızın olması Avustralya'yı bizim için daha cazip bir hale getirdi :) 

Buraya gelmemin üzerinde 3 ay geçti ve geriye 4 ayım kaldı bu süreç içerisinde hoşuma giden, gitmeyen bana ilginç gelen, gelmeyen ve tabi ki öğrendiğim her şeyi burada paylaşmaya çalışacağım :) 

Sonuç olarak bloğuma hoşgeldiniz :)